ORTAK AÇIKLAMA
AİHM KARARI UYGULANMALIDIR
BASINA VE KAMUOYUNA

08 Temmuz 2025 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından verilen Demirtaş/Türkiye (No. 2) kararında, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesi (özgürlük ve güvenlik hakkı), 10. maddesi (ifade özgürlüğü), 18. maddesi (hakların kötüye kullanılmaması yasağı) ve 3 No’lu Protokol’ün 1. maddesi (serbest seçim hakkı) bakımından bir kez daha ihlalde bulunduğu açıkça tespit edilmiştir. AİHM, Kobani dosyasında yargılanan Selahattin Demirtaş’ın özgürlüğünden yoksun bırakılmasının yalnızca hukuki değil, aynı zamanda siyasi amaç taşıdığına kanaat getirmiş; bu durumun demokratik bir toplum düzeniyle bağdaşmadığını vurgulamıştır.

AİHM’in bu son ve açık ihlal kararına rağmen, Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi, Selahattin Demirtaş’ın tahliye talebini bir kez daha reddetmiş; böylece yalnızca AİHM içtihatlarını değil, Anayasa’nın 90. maddesiyle güvence altına alınan uluslararası hukuk yükümlülüklerini de görmezden gelmiştir. Bu tutum, yargının evrensel hukuk normları karşısındaki direncini ve yargı bağımsızlığına duyulan güvenin ne ölçüde zedelendiğini bir kez ortaya koymaktadır.

Demirtaş hakkında daha önce 2018 ve 2020 yıllarında da ihlal kararları verilmiş, uzun tutukluluğun siyasi saiklerle sürdürüldüğü açıkça belirtilmiştir. Ancak bu kararlara da rağmen; tutukluluk hali, yedi yılı aşkın süredir sürdürülmektedir. 08 Temmuz 2025 tarihli karar, bu durumun artık yalnızca sistematik bir hak ihlali olduğunu altını çizen en çarpıcı veri olmuştur.
Bugün Türkiye’de, ağır bedeller ödenerek yeniden gündeme gelen bir barış ihtimali, yeni bir toplumsal diyalog zemini konuşulmaktadır. Toplumun her kesiminde barışa, diyaloğa, demokratik çözüme yönelik umutların filizlendiği bir dönemde, bu umutların kalıcı ve samimi bir sürece dönüşebilmesi için hukuki adımların atılması artık ertelenemez bir zorunluluktur.

Gelinen noktada, sadece Selahattin Demirtaş değil; aynı dosyada yargılanan ve uzun süredir tutuklu bulunan Figen Yüksekdağ ve diğer tüm siyasetçilerin de hak ihlallerine maruz kaldığı açıktır. Bu nedenle AİHM kararlarının gereği olarak, Kobani dosyasında tutuklu bulunan tüm siyasetçilerin serbest bırakılması gerekmektedir.

Demokrasi ve hukuk devleti; siyasal iktidarın takdirine göre değil, anayasal normlar ve evrensel hukuk ilkeleriyle yürütülmelidir. Yargının siyasallaştığı, uluslararası kararların uygulanmadığı bir sistemde adaletin gerçekleşmesi mümkün değildir. Bir kişinin kimlik düşüncesi ya da muhalif pozisyonu değil, yalnızca hukuk önündeki durumu esas alınmalıdır.

Biz aşağıda imzası bulunan bölge baroları olarak;
08 Temmuz 2025 tarihli AİHM kararının derhal ve koşulsuz biçimde uygulanmasını,
Kobani dosyasında tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve diğer siyasetçilerin derhal serbest bırakılmasını,
Yargının, Anayasa ve uluslararası sözleşmelere uygun hareket etmesini talep ediyoruz.
1- ADIYAMAN BAROSU
2- AĞRI BAROSU
3- BATMAN BAROSU
4- BİNGÖL BAROSU
5- BİTLİS BAROSU
6- DERSİM BAROSU
7- DİYARBAKIR BAROSU
8- HAKKARİ BAROSU
9- IĞDIR BAROSU
10- MUŞ BAROSU
11- SİİRT BAROSU
12- ŞANLIURFA BAROSU
13- ŞIRNAK BAROSU
14- VAN BAROSU